Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Söz Uçar Yazı Kalır
Ara başlığımızdaki Latince sözün orijinalini de yazalım:
Verba Volant Scripta Manent.
Söz Uçar Yazı Kalır sözü, yazı için mi bir övgüydü, yoksa söz için mi; ne dersiniz? Okumanızı kolaylaştırmak için buraya bir paragraf sıkıştırmama izin verin: Manastır yazı odalarında (skriptoryum), yazıcıları sessiz olmaya çağıran ilk kural IX. yüzyıldan kalmadır. Yazıcılar o güne dek, kopyaladıkları ya da dikte ettikleri metinleri sesli okuyarak çalışırlardı. Bu işin zorluğunu, VIII. yüzyılda anonim bir yazıcı bakın nasıl anlatmış: “Ne zorlu bir çaba gerektirdiğini kimseler bilemez. Üç parmak yazıyor. İki göz okuyor. Bir dil söylüyor ve tüm beden çalışıyor.” Skriptoryumlara sessiz okuma kuralı getirilince, yazıcılar da aralarındaki iletişimi işaretlerle yapmaya başladılar. Örneğin, yazıcının yeni bir kitaba gereksinimi varsa, olmayan sayfaları çevirir gibi yapar; Mezmurlar kitabı istediğinde Kral Davut’a gönderme olarak ellerini kafasının üzerinde taç biçimine sokardı. Bedenini köpek gibi kaşıması ise putperest dönemden bir kitap istiyorum, anlamına gelirdi. (Bu durum, yazıcıları hiç de memnun etmezdi doğrusu!)
İmdi, günümüzde “yazı”nın kalıcılığını ve gelecek nesillere ulaşabilmesini, “söz”ün ise uçup gitmesini; yani değerinin çok kısa sürede yitirmesini anlatan bu ünlü söz, o dönemlerde tam tersi bir anlam bütünlüğüne sahipti: “Söz”, uçarak meraklısının/öğrenmek isteyenin kulaklarına ulaşır; ama “yazı” olduğu yerde durur!
Tarih: 2016-03-02 01:56:24 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Söz Uçar Yazı Kalır Nedir
Ara başlığımızdaki Latince sözün orijinalini de yazalım:
Verba Volant Scripta Manent.
Söz Uçar Yazı Kalır sözü, yazı için mi bir övgüydü, yoksa söz için mi; ne dersiniz? Okumanızı kolaylaştırmak için buraya bir paragraf sıkıştırmama izin verin: Manastır yazı odalarında (skriptoryum), yazıcıları sessiz olmaya çağıran ilk kural IX. yüzyıldan kalmadır. Yazıcılar o güne dek, kopyaladıkları ya da dikte ettikleri metinleri sesli okuyarak çalışırlardı. Bu işin zorluğunu, VIII. yüzyılda anonim bir yazıcı bakın nasıl anlatmış: “Ne zorlu bir çaba gerektirdiğini kimseler bilemez. Üç parmak yazıyor. İki göz okuyor. Bir dil söylüyor ve tüm beden çalışıyor.” Skriptoryumlara sessiz okuma kuralı getirilince, yazıcılar da aralarındaki iletişimi işaretlerle yapmaya başladılar. Örneğin, yazıcının yeni bir kitaba gereksinimi varsa, olmayan sayfaları çevirir gibi yapar; Mezmurlar kitabı istediğinde Kral Davut’a gönderme olarak ellerini kafasının üzerinde taç biçimine sokardı. Bedenini köpek gibi kaşıması ise putperest dönemden bir kitap istiyorum, anlamına gelirdi. (Bu durum, yazıcıları hiç de memnun etmezdi doğrusu!)
İmdi, günümüzde “yazı”nın kalıcılığını ve gelecek nesillere ulaşabilmesini, “söz”ün ise uçup gitmesini; yani değerinin çok kısa sürede yitirmesini anlatan bu ünlü söz, o dönemlerde tam tersi bir anlam bütünlüğüne sahipti: “Söz”, uçarak meraklısının/öğrenmek isteyenin kulaklarına ulaşır; ama “yazı” olduğu yerde durur!
Tarih: 2016-03-02 01:56:24 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx